3 Kasım 2009 Salı

eski osmanlıcılık

osmanlı tarihinin zirvesi sayılan kanuni sultan süleyman döneminde iskenderiye şehrinin ileri gelenleri istanbula temsilci gönderirler ve kentin yöneticisi bali beyin kendi hesabına para topladığından yakınırlar. padişah iki bostancısını iskenderiyeye yollar bunlar da bali beyin idam fermanını tebliğ ederler. bali bey hiç direnmeden kellesini bostancılara teslim eder.
bu olay ve birçok benzeri müthiş osmanlı gücünün göstergesi olarak anlatılır yazılır, oysa aynı kanuni döneminde babası yavuz zamanında başlayan celali isyanları anadolu ve rumeliyi kasıp kavurmaktadır. Bir süredir yeni osmanlıcılıktan söz ediliyor. bunun coğrafyamızın siyasal toplumsal ve ekonomik sorunlarının çözümünde en geçerli yol olduğuna inananların sayısı giderek artıyor. o halde eski osmanlı düzeninin ne olduğuna kabaca bakmak ve onun aynasından inşa edilen bir yeni osmanlı düzeninin sorun çözme yeteneğini test etmek gerekir.
osmanlı genişlemesinin temel mantığı yeni osmanlıcıların iddia ettikleri gibi hak dini islamiyeti götürmek hiç değildir. osmanlı fetihleri hanedanın ve merkezin yani istanbulun refahı ve ihtişamı için bütün eyaletlerin olabilecek her şeyine el koymak için yapılmıştır.
osmanlı fethettiği toprakları padişah malı saymakta bunların bir bölümünün vergi gelirlerini sipahi ve bürokratlara tımar olarak vermekte, geri kalanını da padişaha ve hanedana ayırmaktadır. topraklar ne kadar genişlerse asker ve bürokrat o kadar artmaktadır. ancak burada bir hegemonya paradoksu söz konusudur. fetihler ancak teknolojik bir sınıra kadar ilerleyebilirler. burada durmak olanaksızdır, o zaman geri çekilme başlar ve ordu ile bürokrasi küçültülemediği için çöküş süreci devreye girer.
osmanlı fethettiği topraklara adalet getirmemiştir, çünkü üreticilerin geçimliklerini aşan her şeye el koymuştur. devşirme sistemi aracılığıyla balkan toplumlarının çocuklarının bir bölümüne el koyulmuştur. buralara din de götürmemiştir, çünkü herkes fetihten önce hangi dindeyse sonra ve sonuna kadar aynı dinde kalmıştır. hatta gayrımüslümlerin ödedikleri verginin oranı daha yüksek olduğundan islamiyete geçişleri engellenmiştir.
osmanlı kendi coğrafyasında barış da sağlayamamıştır. osmanlı, balkanlar ve anadolu dışındaki topraklara hiç egemen olamamıştır. bütün osmanlı coğrafyasında meydana gelen sayısız ve sürekli ayaklanmalar ve yerel savaşlar osmanlı bastırma gücünün çok üzerindeki bir boyuttadır.
osmanlı uyruklarını sürü olarak görmüş herhangi bir bireysel gelişme olanağı tanımamıştır.
osmanlı başkenti yaklaşık 700 binlik devasa nüfusuyla imparatorluğun tek kentidir. ülkede nüfusu 20 bini geçen başka kent yoktur. osmanlı taşranın bütün işe yarar insanlarını istanbula göç ettirir.
osmanlı tarih içinde yerini şaşırmış antik bir imparatorluktur. yerelliklerin üzerine çekilmiş bir örtüden ibarettir. nitekim her eyalet osmanlıdan ayrıldığı zaman fetih esnasında kaldığı yerden devam etmiştir. osmanlı hoşgörüsü de efsanedir. herkes millet sistemi içinde kendi dinsel cemaatine hapsedilmiştir. herkes etnik aidiyeti içinde aşiretine hapsedilmiştir. bir osmanlı ulusu asla oluşmamış herkes doğumdan içine düştüğü mensubiyetlerin içinde ölmüştür. ramazanda oruç tutmayan müslümanlar kadar dinsel zorunluluklara uymayan diğer din mensupları da cezalandırılmıştır.
küçücük venedikin çanakkale boğazını ablukaya almasını, mısır valisinin konyaya kadar ordusuyla gelmesini isyancıların, haydutların, haramilerin gebzeye kadar dayanmalarını engelleyemeyen osmanlı imparatorluğu tıpkı atası bizans gibi istanbuldan ibarettir, ufku ancak o kadardır. bu modelin bugün coğrafyamızın sorunlarının çözümünde yol alabileceği iddiası abesle iştigaldir.-m ali kılıçbay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder